İspanya bilindiği üzere 17 özerk bölgeye ayrılmış bir ülke. Bu özerk bölgelerden olan ve İspanya’nın güneyinde yer alan Endülüs, ülkenin nüfus bakımından en büyük bölgesi olma özelliğini de taşıyor. Başkenti Sevilla olan bu bölgede gezilecek yerler saymakla bitmiyor. Gelin pencerelerinden çiçekler sarkan evleriyle, sokak çalgıcılarıyla, portakal ağaçlarıyla İspanya ruhunu tam anlamıyla yansıtan Endülüs’ü yakından tanıyalım.
Ronda
Zamanında birçok sanatçıya ilham kaynağı olmuş olan Ronda, İspanya’nın en eski yerleşim birimlerinden. Aynı zamanda İspanya’nın meşhur boğa güreşlerinin yapıldığı ilk kent olarak da anılıyor. Ronda, dik yamaçlarının üzerine kurulmuş olan bembeyaz evleriyle, derin uçurumlu kanyonuyla nefesinizi kesecek! İki kanyonu birbirine bağlayan 120 metre yüksekliğindeki Puento Nuevo Köprüsü’nün anlamı yeni köprü olsa da, en az 200 yıllık bir geçmişe sahip. Köprülerden bahsetmişken eski köprü anlamına gelen Puento Vieja köprüsünü de es geçemeyiz. Tarihi yaklaşık 11. yüzyıla dayanan bu köprü Puento Arabe yani Arap Köprüsü olarak da anılıyor. Bunların yanı sıra eskiden cami olan Santa Maria La Mayor Katedrali de Ronda’nın en önemli tarihi eserlerinden. Ronda, Müslümanların İspanya’yı fethetmesinden sonra önem verdiği bölgelerden olduğu için Roma mimarisi ve kültürünün İslam kültürüyle birleşimini görebileceğiniz nadir yerlerden.
Sevilla
Sevilla şehrinin Emeviler ve Müslümanlar tarafından kurulduğu sanılsa da buraya ilk yerleşenler Antik Romalılar. Sevilla’nın en büyük özelliği Arapça’da akan büyük su anlamına gelen Guadelkebir sözcüğünden ismini alan 600 kilometre uzunluğundaki Guadalquivir Nehri ile ikiye bölünmüş olması. Bu iki bölümü birleştiren köprülerden en ünlüsü olan, fenerlere süslenmiş Triana Köprüsü’nden şehri seyretmeye doyamayacaksınız. Aynı zamanda Guadalquivir Nehri üzerinde tekne turu yapabileceğinizi de unutmayın. Biraz da Sevilla’nın tarihi yapılarından bahsetmek gerekirse, yapımına 15. yüzyılda başlanan ve bitimi neredeyse bir asır sürmüş olan, şehrin en önemli simgelerinden biri haline gelen Santa Maria Katedrali'nden söz edebiliriz. Arap gotik ve Rönesans tarzı sarayların yan yana sıralandığı krallık malikanesi olarak bilinen Alkazar, 13. yüzyıldan kalan Altın Kule ve 51. Paula Rahibeler Manastırı da mutlaka görülmesi gereken tarihi yapılardan. Son bir tavsiye olarak Sevilla İspanya’nın en sıcak şehri olarak bilinse de Haziran ayında çok fazla yağış aldığını unutmayın.
Cordoba
İlk olarak Romalılar tarafından kurulmuş olan Cordoba şehri, Guadalquivir Nehri’nin kıyısında, Morena dağlarının eteğinde bulunuyor. Döneminin en büyük ve en ileri şehir ünvanını Emevi Devleti zamanında kazanan Cordoba, şehirde var olan 113 bin ev, 80 bin işyeri, 1600 cami, 70 kütüphane, 900 hamam ve o dönemde kütüphanesinde 600 bin cilt kitap mevcut olma özelliği taşıyan tek kütüphane olma özelliğiyle, döneminin diğer şehirlerinden oldukça önde olma ayrıcalığına sahip. Bunlara ek olarak Avrupa’daki ilk sokak lambalarının Cordoba’da kullanıldığını ve ilk eczanenin de burda açılmış olmasını ekleyebiliriz. Bu şehrin değişik bir özelliği ise şehrin ortasında bir caminin var olması ve şehir planlamasına göre tüm yolların camiye çıkması. Bütün bu tarihinin yanı sıra Cordoba; daracık,tertemiz sokakları, pencerelerinden renk renk çiçeklerin sarktığı beyaz boyalı evleri, portakal çiçeği kokularıyla mutlaka görülmesi gereken yerlerden…
Granada
İki yüksek tepenin arasında kurulmuş olan Granada’nın en büyük özelliği Madrid şehrinden sonra ikinci büyük üniversite şehri olması. Büyük teraslı, bahçeli, avlulu evleriyle ziyaretçilerine sayfiye havası yaşatan Granada’nın en bilindik turistik yeri Elhamra Sarayı. Bilindik olmasının en büyük nedeni, dünyanın yedi harikası sıralamasında ilk sırada yer alması. Yapımı 1232 yılına kadar dayanan bu saray, aynı ailenin değişik hükümdarlarınca yapılan eklemelerle gittikçe genişletildiğinden, birbiriyle bağlantılı sayısız oda ve salon, bunların arasında yer alan avlular, yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlara sahip. Elhamra Sarayı ilk başta karmaşık bir yapı olarak görünse de, aslında belli bir ahenk içinde dizilen bir düzene sahip olduğunu görebilirsiniz. Bunların yanı sıra Granada sokaklarının duvarları ünlü sokak ressamı El Nino’nun eserleriyle dolu! Eğer Granada’yı görmeye karar verirseniz mutlaka Flamenko gösterisi de izlemelisiniz.