Doğu Anadolu'nun Mutlaka Görülmesi Gereken Yerleri

Dört bir yanı tarihi, coğrafi, kültürel ve mimari değerlere sahip olan Türkiye’nin, Doğu Anadolu Bölgesi medeniyetler beşiği olarak kendine hayran bırakmayı başarıyor. Doğal güzellikleriyle de cezbeden Doğu Anadolu’nun en özel yerlerini bizimle keşfetmeye hazır mısınız?

Bingöl / Yüzen Ada

Fotoğraf Kaynak: blogspot.com

Türkiye’deki yüzen adalardan yalnızca biri olan Bingöl - Yüzen Ada’da, göl üzerinde bağımsız yüzen üç adacık bulunuyor. Ada üzerindeki bitkiler, 50 metre derinliğindeki gölün suyundan besleniyorlar. Bu doğa harikası görülmeye değer.

Bitlis / Nemrut Gölü

Türkiye’nin en büyük, dünyanınsa ikinci en büyük krater gölü olan Nemrut Gölü, Nemrut Dağı’nın patlaması sonucu meydana gelmiştir. İçerisinde 5 tane göl bulunan Nemrut Gölü’nün eşsiz manzarasına hayran kalacaksınız.

Ağrı / İshak Paşa Sarayı

Fotoğraf Kaynak: turkcebilgi.com

1685'de Doğubeyazıt Sancak Beyi Çolak Abdi Paşa tarafından başlatılıp, oğlu Çıldır Valisi İshak Paşa ve torunu Mehmet Paşa tarafından 1784'te bitirilen İshak Paşa Sarayı, sanat tarihinde önemli bir yere sahip. Osmanlı’nın Lale Devri’nde yapılmış son büyük yapısı olan sarayda 116 oda, türbe, cami, surlar, avlular, divan, harem ve koğuşlar bulunuyor.

Erzincan / Girlevik Şelalesi

Fotoğraf Kaynak: panoramio.com

Yüksekliği 35 - 40 metre olan ve yedi ayrı koldan akan Girlevik Şelalesi’nin, etrafı çok güzel bir piknik alanı. Kışın şelalenin donmasıyla meydana gelen sarkıtlar, tırmanış tutkunu dağcıların gözde mekanı.

Van / Akdamar Kilisesi

Fotoğraf Kaynak: wanhaber.org

Van Gölü üzerindeki Akdamar Adası’nda bulunan kilise, M.S. 900 yılında Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından yaptırılmış. Taş işçiliğinin en kıymetli örneklerinden biri olan Akdamar Kilisesi’nin duvarlarında Tevrat ve İncil’den örnek figürler bulunuyor.

Elazığ / Harput Kalesi

Fotoğraf Kaynak: elazigkulturturizm.gov.tr

Diğer ismi Süt Kalesi olan ve Urartular tarafından yapılmış olan kale iki bölümden oluşuyor. Gerçekliği kesinleşmemiş olan bir hikayeye göre, kalenin yapımına başlandığı dönemde su kıtlığı varmış. Bunun aksine de süt bolluğu mevcutmuş. Kalenin yapımının hemen bitmesini isteyen hükümdar harçta su yerine süt kullanılmasını istemiş ve kalenin diğer ismi Süt Kalesi olarak kalmış.