Datça'ya geldiğimiz ilk sene birçok kişinin hayali olan bir butik otel açtık. Datça’nın ilk zeytinyağı fabrikası olan tarihi binayı restore edip Datça Yağhane markamızı yarattık. Avlusuna da Elia Rum Meyhanesi’ni açtık. Mimi Bistro’yu da kızımızın adına kurduk.
Eski Datça’ya yakın bir konumda, fiziksel olarak şehre çok yakın ama kafa olarak çok uzak bir yer bulunca; sondan bir önceki hayalimizi gerçekleştirmek üzere kendimiz için büyük bir adım attık. İki senelik bir sürede her detayıyla ayrı ayrı ilgilenerek Casa di Datça’yı hayata geçirdik. İtalyan Pansiyonu adını verdiğimiz ahşap panjurlu büyük taş binamızın bahçesini kalem servilerle döşedik. Kayrak taşlarımızı süs havuzlarıyla canlandırdık.
Casa di Datça’da, Toscana’daki çiftliklerde yaşadığımız tadı, dokuyu yaratmaya çalıştık. Biz de bu 9 odalı büyük taş binada sizlerle birlikte yaşıyor olacağız. Aslında bir nevi siz değerli dostlarımızı sanki evimize gelmişsiniz gibi ağırlayacağız. Bizimle aynı tatlardan aynı şeylerden zevk alan misafirlerimizle daha uzun soluklu dostluklar kurmak en büyük dileğimizdir.