Rüyaların ve romantizmin şehri Paris, tam anlamıyla bir metropol. Pek çok konuda dünyanın merkezi olan ve modadan politikaya, yeme içmeden sanata her daim dünyanın nabzını tutan Paris, yılın her dönemi en çok ziyaret edilen şehir olmayı başarıyor. Peki Paris’te nereleri görmeli ve neler yemeli? İşte bu soruların cevabı bu yazımızda sizlerle!
Eyfel Kulesi
Paris diyince akla ilk gelen şey tabiki Eyfel Kulesi. 1889 yılında Gustave Eiffel firması tarafından, Fransız Devrimi’nin 100. yılı için yalnızca 20 yıllığına yaptırılan ve sonrasında yıkılması planlanan yapı, iletişim konusunda elverişli bir verici olduğundan yıkılmamasına karar verilmiştir. İlk zamanlar sanatçılar tarafından hem estetik hem de kentin silüetine zarar verdiği gerekçesiyle oldukça fazla derecede eleştirilse de günümüzde yılda 6 milyon turistin ziyaret ettiği önemli bir figür olarak yerini koruyor. Aşağıdan kendi görüntüsü ayrı, en üst katından şehrin görüntüsü ayrı güzel olan Eyfel Kulesi, Fransızlar tarafından ‘’Demir Bayan’’ olarak adlandırılıyor. İlk katında kuleye ait sergiyi gezebileceğiniz sergi alanı, 2. ve 3. katlarda ise cafe ve restoranlar bulunuyor. Dönemin yoğunluğuna göre en üst kata çıkmak için asansör sırası biraz fazla olabilir ama beklemeye değer.
Şanzelize
Fransızların dünyanın en güzel caddesi diye adlandırdıkları Şanzelize, aynı zamanda dünyanın en pahalı caddesi de. Özellikle moda konusunda tam bir merkez olan caddede, en önemli tasarımcıların dükkanlarını bulabilirsiniz. Lüks restoranlara, cafelere ev sahipliği yapan cadde, sanat alanında da oldukça hareketli. Galeriler, sinema ve tiyatro salonları da caddenin hareketliliğini sağlıyor. Toplu taşıma olarak yalnızca metroyla ulaşabileceğiniz caddede pek çok hoş sürprize hazır olun.
Louvre Müzesi
Eskiden saray olarak kullanılan daha sonra Fransa’nın ilk devlet müzesi olarak hizmete açılan Louvre, her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret ediliyor. Mona Lisa gibi dünyanın en ünlü eserlerinin bulunduğu müzenin tamamını gezmek günlerce sürebilir. Heykel, resim, desen, Doğu Sanatları, Mısır Sanatları, Yunan Sanatları ve Sanat Eserleri bölümlerinden oluşan müze, Paris’in en önemli simgelerinden biri. Giriş için bütçenizden Louvre’a özel bir miktar ayırmanızda fayda var.
Charles de Gaulle Meydanı
Napoleon’un emriyle 1806 tarihinde yapımına başlanan ve 1836 yılında tamamlanan Zafer Takı’nın bulunduğu meydan Charles de Gaulle Meydanı olarak anılıyor. 12 ayrı caddeye yol açılan döner kavşağın hemen ortasında bulunan bu tak’ta Gidiş (Le Départ de), Zafer(Le Triomphe de), Direniş(La Résistance de) ve Barış(La Paix de) adlarında 4 heykel bulunmaktadır. 1. Dünya Savaşı’nda ölen askerler adına sembolik mezar yapılmış olan bu esere, şehrin düzeni nedeniyle mutlaka yolunuz düşecektir.
Notre Dame Katedrali
19. yüzyılın başlarında yıkılma kararı alınan ve bu kararı engellemek için Victor Hugo’nun ‘’Notre Dame’ın Kamburu’’ eserini yazmasını sağlayan Katedral, 1163 yılında Meryem Ana’ya ithafen yapılmaya başlanmıştır. Gotik Mimari’nin ilk ve en güzel örneklerinden olan katedralin bir çanının ağırlığı 13 tondur. Turistler açısından çok popüler bir yer olan Notre Dame Katedrali, halen bir Roma Katolik Katedrali olarak kullanılıyor ve Seine Nehri Kıyısı’nda yer alıyor.
Paris’te Ne Yemeli?
Dünyaca ünlü Fransız Mutfağı zenginliğiyle yemek konusunda size birbirinden güzel seçenekler sunacaktır. Bunu kahvaltı için söylemiyoruz tabi. Türk Kahvaltı Kültürü’nü dünyanın hiçbir yerinde kolay kolay yakalayamazsınız. Fransa’da bunlardan biri. Croissant ya da krep yanında çeşiti reçel ve soslarla kahvaltınızı yapabilirsiniz. Sabah öğününü hafif geçirmekte fayda var çünkü Fransız Mutfağı size tüm nimetlerini sunmaya hazır olacak.
Meşhur mu meşhur Soğan Çorbası’nı hazır yerine gitmişken denemekte fayda var. Eğer domuz eti seviyorsanız, uygun bir şarapla iyi bir restoranda denemenizi tavsiye ediyoruz. Domuz tercih etmeyenler için ise bir nevi et sote olan Boeuf Bourguignon doğru bir seçim olabilir. Farklı tatlara açığım, buralara gelmişken ne olsa yerim diyenlerdenseniz Salyangoz’u deneyebileceğiniz en doğru adrestesiniz. Fransız Mutfağı’nın en ünlü yemeklerinden biri olan Salyangoz’un tadı tavuğu andırıyor.
Harika pastane ürünleri bulunan Paris’te bakery dükkanları cazibesiyle adeta büyülüyor. Pasta ve tatlı konusunda ünü dünyaya nam salmış olan Paris’te en çok da makaron denemenizi öneriyoruz. Yine en meşhur Fransız tatlılarından Creme Brulée’yi de Paris’e kadar gitmişken denememek olmaz.